Yeni eğitim dönemi Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle 31 Ağustos – 21 Eylül arasında uzaktan eğitim olarak dün (31 Ağustos) başladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yeni eğitim dönemine dair yaptığı açıklamaya göre, belirli sınıflardaki öğrencileri için 21 Eylül sonrası seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçilecek. Mart ayında alınan Covid-19 önlemleriyle uzaktan eğitim deneyimi yaşayan veliler ve Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan okula dönüş takvimini ve uzaktan eğitimi kozmopolitik.com.tr için değerlendirdi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, yeni eğitim yılına yönelik yaptığı açıklamada uzaktan eğitim sonrası başlayacak yüz yüze eğitimde aşamalı ve seyreltilmiş bir yöntem uygulanacağını söyledi. Bakanlığın, seyreltilmiş eğitim adını verdiği yöntemde, okullarda sınıf bazında öğrenci sayısının azaltılması için okulda geçirilecek süre, saat dilimlerine bölünüyor. Buna göre, öğrencilerin farklı saatlerde okullara gitmesi ve bu sayede, sınıflardaki yoğunluğun azaltılması hedefleniyor. Yüz yüze eğitime geçişte öncelik tanınacak seviyeler, okul öncesi, 1. ve 2. sınıfların yanı sıra, lise ve üniversiteye giriş sınavlarına katılacak öğrencilerden oluşan 8. ve 12. sınıflar olacak.
Uzaktan eğitim tüm öğrencileri kapsayamadı
Eğitim-Sen’in uzaktan eğitime yönelik 2 bin 239 eğitimciyle yaptığı ankete katılanların yüzde 43’ü, çalıştığı okulda sınıf mevcutlarının 20-30 arası, yüzde 36,4’ü ise 30-40 arası olduğunu ifade etti. Ankete katılanların yüzde 94’ü ise öğrencilerin uzaktan eğitimden nitelikli olarak faydalanmadığını aktardı.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan uzaktan eğitimin öğrencilere ulaşmadığını ifade ederek, “70 öğrenciden sorumlu olan bir öğretmen uzaktan eğitimde ortalama 2-3 öğrenciyle ders işledi. Katılımın en fazla olduğu durumda ise öğrenci sayısı 12 oldu” diyor.
Salgınla birlikte ortaya çıkan eğitim krizinin derinleştirdiği eğitim eşitsizliğini gidermek amacıyla bakanlık tarafından adım atılmadığını kaydeden Aydoğan, “Milli Eğitim Bakanı, 1.5 milyon öğrencinin uzaktan eğitime erişemediği ifade etti. Bu sayı bile oldukça yüksekken UNICEF ve PISA’nı paylaştığı verilere göre öğrencilerin yüzde 33’ü uzaktan eğitime erişemiyor” diyor.
Yeni eğitim döneminde uzaktan eğitime erişimde sorun yaşayan öğrenciler için hazırlanan 17 kitaplık setin, sorunlara temelden çözüm üretmediğini söyleyen Aydoğan’a göre mart ayında bu yana bilgisayar ya da tablet gibi cihaz eksiliği olan öğrenciler tespit edilmeli ve eksiklikler giderilmeliydi.
“Çocuk işçilik ve çocuk yaşta evlilikler arttı”
Öğrencilerin yüz yüze eğitimde yaşadığı eşitsizliklerin uzaktan eğitimle daha da derinleştiğine dikkat çeken Aydoğan, “Okulların uzun süre kapalı olduğu Afganistan ve bazı Afrika ülkelerinde olağandışı süreç ortadan kalkıp okullar yeniden açıldığında, okullaşmada belirgin bir düşüş görüldü. Çocuk işçilik ve çocuk yaşta evlilik arttı, çocuk istismarı ciddi boyutlara ulaştı. Okul çocuklar için her anlamda güvence” diyor.
Ailelerin eğitim düzeyi çocukların akademik başarısında etkili
Quote: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2020 Liseye Geçiş Sınavı (LGS) için Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporu’nda yer alan verilere göre, annesinin eğitim düzeyi ilkokul olan öğrencilerin merkezi sınav puanı ortalaması 267.60, lisans mezunu olan öğrencilerin ortalamaları 374.40, lisansüstü olan öğrencilerin ortalaması 387.65.
Babasının eğitim düzeyi ilkokul olan öğrencilerin sınav puanı ortalaması 261.66 iken, lisans mezunu ise öğrencilerin ortalaması 361.74, lisansüstü olan öğrencilerin puan ortalaması ise 382.60.”
Eğitim-Sen olarak kamusal eğitimle eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçladıklarını belirten Aydoğan, “LGS sınavı sonuçlarına da somut olarak yansıdığı gibi ailelerin sosyo ekonomik düzeyi çocukların akademik başarısında oldukça belirleyici. Sosyo ekonomik düzeyi yüksek ve düşük olan ailelerin çocuklarının puanları arasında uçurum var” diyor.
“Uzaktan eğitimden verim alamadık”
Özel sektör çalışanı Yeşim Atalay’ın iki çocuk annesi. 11 yaşındaki kızı bu yıl 6. sınıfa başlayan Atalay, çocukların uzaktan eğitimden verim alamadığını düşünüyor. Salgına yönelik önlemler çerçevesinde nisan ayında başladıkları uzaktan eğitimin sancılı geçtiğini kaydeden Atalay, “Çocuklar evden eğitme geçtiğinde ben de evden çalışmaya geçmiştim. Derslerinde yardımcı olmamla birlikte süreç kolaylaştı ancak kızımda büyük bir odaklanma sorunu var. Evde olmanın verdiği rahatlık ve öğretmen otoritesinin olmaması derslerden verim almayı zorlaştırıyor” diyor.
Daha önce EBA sisteminde yaşanan bağlantı sorunları nedeniyle uzaktan eğitimin, öğrenciler üzerinde katkısı olmadığını düşünen Atalay, “Salgın devam sona ermiş değil, virüs kapma endişesi taşıyoruz. Dersler elbette telafi edilir ancak sağlık geri gelmez. 21 Eylül’den sonra okullar açılsa bile kızımı okula gönderme konusunda tereddütlerim var” diyor.
Kendisinin yeniden ofiste çalışmaya başladığını belirten Atalay, “Kızımın dersleri atlamaması için onunla sürekli iletişim halinde olacağım bir düzen planladım. Yaşı küçük olduğu için sorumluluk bilinci tam gelişmedi bu durum evdeki ve iş yerindeki yaşamı zorlaştırıyor” diye konuşuyor.
“Kötü olan eğitim sistemi pandemiyle birlikte daha da niteliksizleşti”
Özgür Barış Akbayır 2.5, 8 ve 10 yaşında 3 çocuk babası. Okul çağında çocuklarının çevrimiçi dersi olduğu esnada steril ve sessiz bir ortama ihtiyaç duyduklarını söyleyen Akbayır’a göre, çocukların yanında ebeveynleri olmadan online derse katılmaları mümkün değil.
Yayıncılık alanında çalışan ve kendi inisiyatifiyle evden çalışabildiğini söyleyen Akbayır, “Evden de olsa çalışmam gerekli. İş görüşmelerimi yapmam için dışarı çıkmalıyım ancak bu kez eşim evde 3 çocukla kalmalı ve böyle bir durumda online ders işlemek mümkün değil” diyor.
Salgına karşı önlem alınmış ve fiziki mesafenin sağlanabileceği bir sınıf düzeninde okula gitmenin daha verimli olduğunu düşünen Akbayır, “Böyle bir sistem kurulamayacaksa eğitime bir yıl ara verilmesini, hiçbir şekilde değerlendirme yapılmamasını doğru buluyorum. Çocukların verimsiz bir eğitim dönemi geçirmesindense eğitime bir yıl ara verilmesi daha doğru olacaktır” diyor.
Velilerin, uzaktan eğitimle öğrenciler arasında yaratılan eğitim eşitsizliğini, özel derslerle gidermek istediğini söyleyen Akbayır, “Var olan eğitim eşitsizliği uzaktan eğitimle ayyuka çıktı. Sınava girecek çocukları için özel ders imkânı sağlayan aileler var. Ailesinin maddi imkânı olan öğrenciler özel ders alabiliyor. Bu durum zaten var olan eğitim eşitsizliğini bir kat daha artırıyor. Kötü olan eğitim sistemi pandemiyle birlikte daha da niteliksizleşti. Atanmamış öğretmenlerle birlikte eğitimdeki iş gücü artırılıp öğrencilere eşit imkanlar sunulabilirdi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı’nda herkes başının çaresine baksın anlayışı hâkim” diye konuşuyor.
“Yüz yüze eğitim hijyen ve mesafe kuralları dikkate alınarak başlamalı”
Oğlu 3. Sınıfa başlayan Fulya Kavak, nisan ayında başladıkları uzaktan eğitimde ilk zamanlarda teknik sorun yaşadıklarını belirtiyor. Okulun sağladığı disiplini evde sağlamanın zor olduğunu söyleyen Kavak, “Sınıf ortamı, öğretmen otoritesi hatta akranlarla birlikte olmak çok önemli. Okul sadece derslerin işlendiği dört duvar değil bu sebeple evde ders işlense bile okuldaki verimi sağlamak çok zor” diyor.
Verilen ödevleri motivasyon eksikliği sebebiyle düzenli olarak yapamadıklarını aktaran Kavak, “Salgın devam ediyor. Uzaktan eğitimin tedbir amaçlı bir süre devam etmesini destekliyorum. Yüz yüze eğitim hijyen ve mesafe kurallarını dikkat edilerek gerçekleştirilecekse oğlumu okula gönderebilirim” diye konuşuyor.
Seda Karatabanoğlu – Eğitim-Sen Genel Başkanı: Uzaktan Eğitim, Eğitim Eşitsizliğini Derinleştirdi